Silmek İstediğinize Eminmisiniz ?

Eminseniz Lütfen Evet'e Basın.

WhatsApp: +90 552 455 13 03       Telefon: +90 552 455 13 03



FATİH SULTAN MEHMED'İN MUHİTİ VE ŞAHSİYETİ ÜZERİNDE BİR DENEME

FATİH SULTAN MEHMED'İN MUHİTİ VE ŞAHSİYETİ ÜZERİNDE BİR DENEME*

Dış görünüş itibariyle Sultan Mehmet, orta boylu, vücudu oldukça nahif yapılı, fakat her iklimde sefer hayatının meşakkatlerine tahammül edebilecek derecede sağlam ve mukavemetli idi. Yüzünün ifadesi insana hem saygı ve hem de, belki daha fazla derecede, korku telkin ederdi. Çenesi öne doğru fazlaca çıkık, açık alınlı, geniş ve yüksekçe omuzlu idi. Rengi kumral, sakalı kırmızımtrak ve kıvırcık, boynu kısa ve kalındı. Hafifçe kavisli kaşları, muhteşem bir şahin-burnu vardı, İri, derin manalı, biraz da hülyalı gözleri, yüce fikirlere ve engin bir ruha sahip olduğunu ifşa ediyordu.

Çok zeki, cömert, sakin, soğuk-kanlı, sonuna kadar sabr etmesini ve tam zamanı gelince harekete geçmesini bilen bir insandı. Son derece azimli, bükülmez iradeli, gözü-pek, hiçbir güçlük karşısında yılmaz, amacına ulaşmak için sırasında en aşırı derecede şiddet göstermekten kaçınmazdı. Kendisinden önce yaşamış olan Büyük İskender Caesar, Büyük Konstantin, Justini anus gibi en ünlü cihangirleri fütuhat ve şöhrette geçmek ihtirasını besliyordu. Askerlik ve yönetim işlerinde olağanüstü bir kabiliyet, derin bir anlayış sahibi bulunuyordu.

İşte Fatih Sultan Mehmed'in doğrudan doğruya şahsiyeti ve karakteri ile ilgili olarak doğu ve batı kaynaklarında söylenen şeyler, aşağı yukarı, bunlardan ibarettir. Görüldüğü gibi bunlar, onun vasıflarını kupkuru olarak ifade eden bir takım umumi sözlerin ilerisine varmamaktadır. Onun gaddar ve fevri yaradılışta, hiddete geldiği zaman gözü hiçbir şey görmez şark tipi bir hükümdar olduğunu söyleyenler de vardır. Hakikatte onun, devletin yüksek menfaatları bahis konusu olduğu zaman son derece haşin ve merhametsiz olduğunu görmekteyiz.

Gerçekten de o, birbiri ardından taçlar ve tahtlar devirip devletini büyütürken hiçbir merhamet eseri göstermemiştir. Aynı zamanda, peşinde koştuğu emellere hareketleriyle engel olmak isteyen emektar Veziriazam Çandarlı Halil Paşa'yı, daha sonra da yine çok önemli bir devlet adamı ve asker olan Mahmut Paşa'yı, zamanı gelince, ortadan kaldırmakta asla tereddüt göstermemiştir.

İtalyalı Larguschi'ye söylemiş olduğu gibi, dünya, ancak bir cihangire kâfi gelecek kadar büyüktür. Hükümdarlıkta herhangi bir kimsenin rekabetine tahammülü yoktur. Nitekim: Bizimle saltanat lâfın edermiş ol Karamanı Hüda izin verirse ger kara yere koram anı diye kendisiyle boy ölçüşmeğe yeltenenlere karşı kükremektedir.

Bununla beraber, gaddar bir hükümdar olmaktan uzaktır. Hiddet ve şiddeti, ancak yüksek devlet menfaatları bahis konusu olduğu hallerde patlak vermektedir. Sırasında adalet ve merhamet duyguları kendisine hâkimdir.

İstanbul'a ilk girdiği zaman Tanrı'ya şükranlarını sunmak için secdeye kapanmak üzere Ayasofya mabedine dahil olduğu anda, bu muhteşem sanat âbidesinin azameti önünde derin bir vecd ve huşu içindedir. Orada, bu hengâmede canını feda eden Bizans Imparatoru'nun akibetini düşünüyor; etrafta hükümsüren perişan sessizlik, o emsalsiz zaferi kazanmış, fakat buna rağmen yaptığı işin tarihî büyüklüğünü tamamiyle müdrik bir insanın vekarını muhafaza etmiş olan henüz yirmi üç yaşındaki genç padişahın hassas ruhunu hüzünlere gark ediyor.

Evet: Dünyada herşey fanidir. Tac, taht, saltanat, saadet.. hepsi geçici şeylerdir, İşte, o haşmetli Bizans kayserlerinin sarayı şimdi karşısında baykuş yuvasına dönmüş, başkenti iradesi önünde diz çökmüş duruyor.

Şüphesiz ki Fatih Sultan Mehmet, asıl mesleğini, bir İslâm mücahidi sıfatıyla, cengâverlikte bulmuş ve bunun neticesi olarak hükümdarlığı zamanının üçte ikisini fütuhat seferlerinde geçirmiştir. Fakat bütün askerî, idari ve siyasi işleri arasında şahsan ilim ve sanatla meşgul olmak için de vakit bulabilmiştir. Onun ilme ne kadar itibar ettiğini gösteren en tipik olay, hemen hemen daima ulema kıyafetini tercih etmiş olmasıdır.

Fatih'in kanunlar tedvin ederek kurduğu, hangi din ve ırka mensup olursa olsun bütün tebaasını içine alan içtimaî nizam da, aynı şekilde yeni, modern zihniyete uygun bir eserdir. Kendisi son derece geniş görüşlü aydın ve müsbet düşünceli, din ve felsefe meseleleri karşısında daima aklı mi'yar tutan, çeşitli İslâm mezhepleri ve hıristiyan dininin esasları ile, zamanın felsefî problemleri ile yakından ilgilenen bir insandır*. Rum patriki ve bilginleri ile hıristiyan dininin esasları üzerine yapmış olduğu konuşmalar meşhurdur. Bu itibarla her türlü taassuptan uzak, geniş bir tolerans sahibidir.

Bu tesamüh zihniyetini dinî ve içtimaî alanlarda olduğu kadar ilim sahasında da göstermiştir.

Hülâsa, her cins kültür değerim takdir eden Fatih'in ilme ve ulemaya karşı büyük bir zaafı vardır. Kaç defa, darılttığı için İstanbul'u terk etmiş olan âlimleri, pişimanlık duyarak yeniden yanına davet etmiştir. Kaç defa, ulemanın: kitaplarımızı yakar, bu diyardan göçeriz; gibi tehditleri karşısında ricat etmiştir 27. Kılıncı ile birbiri arkasından tahtlar deviren, dünyayı titreten, bütün devirlerin en büyük cihangiri olmak ihtirası ile yanan bir hükümdarın ilme ve sanata verdiği bu önem, cidden ibretle belirtilmeğe değer.

Fatih Sultan Mehmet gerçekten olağanüstü bir insan, bir hükümdar şahsiyeti olarak karşımıza çıkmaktadır: Ruhunda sonsuz bir cihangirlik ihtirasının yanında üstün kabiliyetler, yapıcılık kudreti, teşkilâtçılık istidadı yaşamaktadır. Güzele, yüceye, kalıcı eserlere çok içten gelen bir ilgi beslemektedir. Bütün bu vasıfları ile Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu, Bizans'ın fatihi olmak, "Büyük Türk" ünvanını taşımak şöhretini gerçekten hak etmiş görünmektedir. *Bekir SIDKI BAYKAL

Peygamber müjdesine nail olmuş Kudretli Türkmen Beyine ve Askerlerine Rahmetler olsun.

BOL-DAV BOLVADİNLİLER DAYANIŞMA VAKFI

 

Paylaş